BİLSEM DEĞERLENDİRME SONUÇLARINI NASIL OKUMALI?

  • Anasayfa
  • BİLSEM DEĞERLENDİRME SONUÇLARINI NASIL OKUMALI?
ANNE VE BABALAR
BİLSEM DEĞERLENDİRME SONUÇLARINI NASIL OKUMALI?

Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) değerlendirme sonuçlarının açıklandığı bu günlerde, anne ve babaların doğru algı ve bilgiyle kararlar vermeleri, çocukların geleceği için oldukça önemlidir.

Öncelikle doğru bilgilerle BİLSEM’ leri tanıyalım.

BİLSEM’ ler resmi bir devlet kurumu olup, okul sonrası destek eğitim sağlama amacı gütmektedirler. BİLSEM’ lerde verilen destek eğitim, üst düzey düşünme becerileri ve bağımsız araştırma-proje yürütme yetkinliklerine odaklanmaktadır. Yani bir konunun öğretiminden ziyade, becerilerin geliştirilmesi ve sonunda çocuğun gereksinim duyduğu zorlukta ve derinlikte öğrenme deneyimi yaşaması hedeflenmektedir. Dolayısı ile BİLSEM’ ler sınavla öğrenci alan kurumlar olmayıp, kendi programına uygun çocukları seçmeyi hedefleyen bir değerlendirme ile öğrencilerini belirleyen kurumlardır. Dolayısı ile yapılan değerlendirmenin sonucunu liselere giriş sınav ya da üniversite seçme sınavı sonucu gibi görmemeliyiz.

BİLSEM değerlendirmesi, öğretmen aday göstermesinden sonra iki basamaklı bir zamanlamada zekâ testlerinin uygulandığı bir süreci içermektedir. BİLSEM değerlendirmesi, kontenjan odaklı olmak zorunda olan bir değerlendirmedir. Dolayısı ile birinci ve ikinci basamak değerlendirmelerinde belirlenen geçme puanları, BİLSEM kontenjanlarını çok aşmayacak sayıda çocuğun programa kabul edilmesine hizmet etmelidir.

Örneğin birinci basamaktan 70, ikinci basamakta 130 olan geçme puanları sonucu, 120.000 olan BİLSEM kontenjanını aşan bir durum söz konusu olur ise bu planlamada büyük sorunlar oluşturabilir. Tersine bir örneğe bakarsak; birinci basamakta 90 gibi bir yüksek geçme puanı sonrası, 140 gibi ikinci basamak geçme puanı belirlendiğinde ise kontenjanının çok altında öğrencinin programa kabul edilmesi söz konusu olacaktır. Bu iki durumun oluşmaması, sunulan hizmete ulaşma açısından oldukça önemlidir. Bu arada belirtmekte faydalı olacak bir durum, ikinci basamakta kullanılan zekâ testinin geçme puanının önceden hesaplanmış bir puan olduğudur.

Şimdi asıl soruyu soralım:
"Çocuğum BİLSEM değerlendirmesinde elendi, üstün zekalı değil mi?""

Bu soruya cevap vermek için değerlendirmede kullanılan testlerin sınırlı içeriğinin olduğundan (zekanın tüm boyutlarını ölçemediği) ve tek puana odaklı bir seçme sürecinin işe koşulduğundan bahsetmek yeterlidir. Tabi ki bu testler sonucu “çocuğunuz üstün zekalı değil” diyemeyiz. 130 sınır puanının iki altında ve iki üstünde puan alan öğrencilere zekâ puanları açısından birbirinden anlamlı şekilde farklılaşan çocuklar demek oldukça sığ bir çıkarım olacaktır.

Çocuğunuz daha kapsamlı ve performans odaklı değerlendirmelerde daha sağlıklı bir şekilde değerlendirildiğinde “üstün zekalı” özelliklerini daha doğru bir şekilde ortaya koyabilme fırsatı elde edecektir. Benzer durum, BİLSEM değerlendirmesi sonucu programa kabul olan çocuklar için de geçerlidir. Kapsamlı bir diğer değerlendirme sonucu, bu özellikleri göstermediği belirlenen çocuklarda söz konusu olabilir. BİLSEM değerlendirmesini ele alırken “üstün zekalı” ya da “üstün zekalı değil” etiketinden ziyade programa uygun ve uygun olmayan çocukların seçimine odaklanmalıyız. BİLSEM değerlendirmesinin yanında çocuğun araştırma ve proje yapma yetkinliklerine ilişkin öznel gözlemleriniz burada işe koşulmalıdır. Sadece belirli alanlarda derin bilgi sahibi ya da akıl yürütmede iyi olan bir çocuğun BİLSEM’ e uygun olduğunu söylemek güçtür. BİLSEM değerlendirmesinden geçse bile araştırma ve proje yeterlilikleri konusundaki sınırlılıkların, önemli bir karar unsuru olduğu burada ifade edilmelidir.

“BİLSEM değerlendirmesi sonucu programa kabul edilmeyen çocuğuma ne yapmalıyım?” sorusu ise ikinci önemli soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle kapsamlı ve performans odaklı bir değerlendirme yapılması ve öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Güçlü yönleri için üst sınıftan konuların zorluk düzeyi yüksek olmayacak biçimde seçilip işlenmesi ya da konularla ilgili kavramların soyutluğunun arttırılarak konuların derinleştirilmesi yoluna gidilebilir. Zayıf yönleri için ise rol model olma, doğrudan öğretim ya da uzman desteği alma yolları tercih edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, “üstün zekalı” gibi bir etiket değil de güçlü ve zayıf yönler gibi özelliklerden bahsediliyor olmasıdır. BİLSEM değerlendirmesi maalesef bir etiket ile sonuçlanırken, bu tür bir değerlendirme etiket etkisinden daha arınık olacaktır.

BİLSEM’ ler önemli kurumlar olmakla beraber “çok önemli kurumlar değildir”. Üstün zekalı ya da değil etiketlerinden ziyade, programa uygun olan ve olmayan çocukların destek eğitim aldığı kurumlardır. Amacı doğrultusunda işlev gördüğü sürece değerli ve anlamlı olmaya devam edecektir. Dolayısı ile ne BİLSEM’lere ne de BİLSEM değerlendirme sonuçlarına yüksek anlam ve önem atfedilmemelidir. Nihayetinde amaç çocuğun uygun eğitim hizmetlerinden faydalanabilmesinin sağlanmasıdır. Saygılarımla…